7 Aralık 2013 Cumartesi

DÜN DÜNDE KALDI CANCAĞIZIM
BUGÜN YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM
Hz.Mevlana

21 Kasım 2013 Perşembe

Güzel sözler

Kendi iç dünyanda başarılı olmadıkça dışarıdaki başarının hiçbir     anlamı yoktur. İyi olmakla, hali vakti yerinde olmak arasında çok   büyük fark vardır.

Birinin kendisini bulması ve düşlerini yaşayabilmesi için kendini     kontrol etmenin yanı sıra zihin, vücut ve ruhuna da sürekli özen       göstermesi zorunludur. Kendine bile özen göstermezken     başkalarına nasıl gösterebilirsin? Kendini iyi hissetmezken nasıl iyilik yapabilirsin? Kendimi sevmezsem başkalarını da sevemem.




Kendine yatırım, yapabileceğin en iyi yatırımdır. Bu yalnızca           senin değil çevrendekilerin de yaşamını iyileştirecektir.



Sadeliğin gücünü asla küçümseme.




Çoğu insan fiziksel, düşünsel veya ahlaki açıdan olsun kendi           potansiyel varlıklarının çok azını kapsayan dar bir çemberde           yaşar. Hepimiz, içinden hayal bile etmediğimiz şeyleri çekip             çıkarabileceğimiz yaşam sarnıçlarına sahibiz.



Kaygı zihin gücünün büyük kısmını tüketir ve er ya da geç ruhu        yaralar.


15 Kasım 2013 Cuma

Biraz tebessüm...


Güzel Bir Söz...

Cesaretin en büyük düşmanı, korkunun kendisidir, korkulan şey değil; içindeki korkuyu yenmeyi başarabilen insan en büyük kahramandır.

Sahip Olduklarımız...

1- Yaşıyorum,
2- Nefes alıyorum,
3- Yürüyebiliyorum,
4- Yemek yiyebiliyorum,
5- Başımı sokacak bir evim var,
6- Okuyabiliyorum,
7- Güneş parlıyor,
8- Yağmur yağıyor.

Bunlar büyük nimetlerden sadece bir kaçı;

Bunların kıymetini biliyor muyuz???
Hayatta iyileri görmeyip hep zorluklara şikayet niye???
Karşılaştığımız zorluklar, ruhsal yönden daha çok güçlenmemizi sağlayacaktır.
Zorlukları yeneceğimize inanalım.

Hayat...

Gezelim eğlenelim,
Şarkılar söyleyelim,
Mutluluğu, neşeyi,
Kendimizde bilelim.

Unutma hayat kısa,

Değmez tasaya, yasa,
Hatır sor eşe, dosta,
Karamsar olmayalım...

Bir nükte

Hayat geriye adım atmaz, dünle ilgilenmez.
Hiçbir gün doğuşu bizi, bir gün batışının 
Bıraktığı yerde aramaz.

14 Kasım 2013 Perşembe

Biraz Tebessüm :))))


Başarının önceki aşamaları;


Mesnevi'den Söz

Her günün hali, dünkü günün haline benzemez. Haller, ırmak gibi akar gider. Onu bağışlayacak, akışını durduracak hiçbir şey yoktur. Her günün sevinci, bir başka çeşittir. Her günün düşüncesinin başka bir tesiri vardır. Ey genç, şu beden bir misafirhanedir. Her sabah o eve yeni bir misafir ( dert, düşünce ) gelir. Sakın, " Bu misafir bana yük olur, kalır" deme. Biraz kalır sonra yine geldiği gibi gider, yokluğa karışır. O görünmeyen cihandan, gayb aleminden gönlüne gelirse, onu bir misafir say, onu hoş tut, güler yüzle karşıla.

Tebessüm :))


27 Ekim 2013 Pazar

HER ŞEY SENİNLE BAŞLAR, SENDE BİTER

Çaresizlik öğrenilmiştir.
Başarılı olmak da öğrenilebilir.
Sende sandığından fazlası var!

Yeni bir hayat için gereken, yeni bir akıldır.
Doğru şeyi yapmak için yanlış zaman yoktur.
Rüzgarı suçlamayı bırak, yelkenleri kullanmayı öğren!

Seyirci koltuğundan sıkıldıysan, sahneye çık.
Zirvede her zaman bir kişiye daha yer var.
Herşey seninle başlar!
Başkaları yapabildiyse, sen de yaparsın.

Hayatta ya tozu dumana katarsın,
Yada tozu dumanı yutarsın.

SEÇİM SENİN!

Ey Allah'ım

Günahlarımızın ıslahı ile bizi nimetlendir.
Takvayı bize Ahiret azığı yap.
Yaşamımız Din üzerine olsun.
Allah'ım;
Bizi doğru yolda sabit kıl.
Ya Rabb'i;
Nefsimizin ayağımızı kaydırmasına,
Şeytanın bizleri kötüye sevk etmesine izin verme.
Senin istediğin şekilde yaşamaya çalışırken bizleri güçsüz bırakma.
Ya Rabb'i;
İrademize fer ver.
Kalplerimize derman ver.
Gönüllerimize inşirah ver.
Sinemize genişlik ver.

İyiyim desem yalan olur;
kötüyüm desem İnancıma dokunur;
En güzeli, Şükre vurayım dilimi
belki o zaman kalbim kurtulur.

DUA ÖYKÜSÜ

İmanı güçlü biri her gün dua ediyordu. Bir gün İblis ona:
"Bütün bu yalvarmalarına rağmen Allah'tan hiçbir cevap gelmiyor. Neden boşu boşuna dua ediyorsun?" dei.

Adamın morali bozuldu. Uykuya yattı. Rüyasında Hızır a.s.'mı gördü.
"Neden dua etmekten vazgeçtin?" diye sordu Hızır a.s.
Adam, dualarının cevapsız kaldığını söyledi. Bunun üzerine

Hızır a.s. ona:

"Senin ya Rabbi demen, Allah'ın sana olan cevabıdır. Senin çare arayışın, Allah'ın seni kendisine çekmesidir. Senin sevgin, Allah'ın lutfunun kemendidir. Allah izin vermedikçe hiç kimse dua edemez" dedi.

DUA KAPI ÇALMAKTIR, SONRASINA KARIŞMAK HADDİ AŞMAKTIR...

Hz.Mevlana'dan İlhamla;

"İnsanın gözü kördür ışık olmadıkça,
Aşkın gözü kördür gerçekler olmadıkça,
Aklın gözü kördür ahlak olmadıkça,
Hırsın gözü kördür terazi olmadıkça,
Şöhretin gözü kördür tevazu olmadıkça,
Gücün gözü kördür erdem olmadıkça,
Paranın gözü kördür insaf olmadıkça,
Menfaatin gözü kördür empati olmadıkça,
Adaletin gözü kördür hakkaniyet olmadıkça,
Tabibin gözü kördür tıp etiği olmadıkça,
Medeniyetin gözü kördür bilgelik olmadıkça..."

25 Ekim 2013 Cuma

Bazı Müminler vardır Cennet'e Hasret yaşar.
Bazı Müminler vardır Cennet onları bekler.
Rabb'im bizi Cennet'in hasretle beklediği kullarından eylesin İnşallah.

MUTLULUK

      Tolstoy'a, "Nasıl mutlu olursunuz?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş:
      "Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarıma ise hiç üzülmeyerek."

NEDEN İMTİHAN EDİYORSUNUZ?

        Öğretmen, öğrencilerin aklını karıştırmak için, "Çocuklar!" demiş, "Allah hepimizin cennete gitmesini istediği halde, neden bizi dünyaya göndermiş?" Çocuklardan biri, soruya karşılık vermiş:
        "Öğretmenim!" demiş, "Şüphesiz ki siz bizim sınıf geçmemizi istiyorsunuz. O halde neden hepimize geçerli not vermeyip imtihan ediyorsunuz?..."

24 Ekim 2013 Perşembe

"Niye kederlenirsin?"der Hz.Mevlana...

"Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olmaz.
Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır."

21 Ekim 2013 Pazartesi



           İNSAN, NE YAZIK Kİ, AÇTIĞI HER YENİ SAYFADA HATALARINDAN ARINMAZ, SADECE YAPTIĞI HATALARI, GİRDİĞİ ÇIKMAZLARI UNUTUR. BU SEBEPTEN YENİ BİR SAYFA AÇMAK, İNSANI SADECE BOŞ BİR HUZURA HAPSEDER. SATIRBAŞI YAPMAK İSE İNSANA DENEYİM KAZANDIRIR, ONU OLGUNLAŞTIRIR. KARAR SİZİN: YENİ BİR SAYFA AÇMAK MI YOKSA SATIRBAŞI YAPMAK MI?

SEN BASINA GELEN MUSIBETI RAHMET OLMADIGINI MI SANIYORSUN

Tirmizî ve Hâkim’in ibn Ömer’den naklettiğine göre, Resulullah (asv) şöyle buyurmuştur:

 “Sizden herhangi bir kimseye dua kapısı açılırsa, ona rahmet kapıları açılmış olur. Allah’t...an afiyet istemek kadar O’na sevimli gelen başka bir istek yoktur. Dua, vuku bulan bir şey için de vuku bulmayan bir şey için de faydalıdır. O halde duaya yapışın ey Allah’ın kulları!” (Kenzu’l-Ummal, 2/64/h. No: 3130) 

Bu hadisten şunu anlayabiliriz:

 Dua bir ibadettir. Her ibadetin belli bir vakti olduğu gibi, duanın da vakti vardır. Bir namazın farz ve nafile kısmı olduğu gibi, duanın da farz ve nafile kısmı vardır. Nafile namazlar genellikle her zaman kılınabilir, fakat farz namazların belli vakitlerde kılınması gerekir. 

 Bir musibet, bir sıkıntı olsun olmasın, her zaman dua etmek nafile bir ibadettir. Fakat bir musibet, bir sıkıntı anında dua etmek ise, bir nevi farz gibidir. Yani artık yapılması gereken bir vakti gelmiştir. “Dua ibadetin özüdür.” (Tirmizi, Daavat 1) 
manasındaki hadisten ibadet ile duanın bu yakın ilişkisini görmek mümkündür.

 İşte konumuz olan ilgili hadiste şu hususa dikkat çekilmiştir: 

 Sizin için bir dua kapısı açılmışsa, yani sizin Allah’a yalvarıp iltica etmenizi gerektiren bir durum başınıza gelmişse, artık dua vakti gelmiş demektir. Dua vaktinin gelmesi demek, rahmet kapılarının açılması demektir. Yani, Allah size bir musibet kapısını açmışsa, size dua kapısını açmış, sizi dua ibadetinin vaktine ulaştırmış demektir. Bu ibadetin vaktine ulaşmanız ise, size rahmet kapılarının açıldığına işarettir. Çünkü, “Eğer Allah vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi.” kaidesi gereğince, Allah’ın bir insana -musibet vererek- dua kapılarını açması, kendisine rahmet kapılarını açmak istediğine işarettir. Eğer duasını kabul edip, rahmet kapılarını açmak istemeseydi, ona dua edecek bir kapı açmazdı.

 Ancak, duanın nasıl, ne zaman, ne şekilde kabul edileceğine Allah karar verir.

 Dua mademki bir ibadettir, ibadetlerin de sevapları ahirette verilir, duanın da asıl karşılığı olan sevaplar ahirette verilir ve bu sevapların anahtarıyla rahmet kapıları açılır.

 Duanın konusu olan istekler ister dünyada verilsin ister verilmesin, ahirette mutlaka güzel bir karşılığı olacaktır. Şayet bu karşılık dünyada da verilirse o zaman nur üstüne nur olur. “De ki; eğer sizin duanız olmazsa Rabbim ne diye size değer versin ki.”(Furkan, 25/77)
 mealindeki ayette de duanın bu ehemmiyetine dikkat çekilmiştir.

7 Ekim 2013 Pazartesi

Yarın kemoterapi günüm. Nasıl olacak; İnşallah iyi geçecek. Hayat bir sınav. Bu süreçte benim ÖYS sınavım herhalde. Mevla bana ve tüm hastalarımıza acil şifalar versin.
Amin...



KİŞİLİK ( 0 ve 1 )

       Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken, sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. Sınıfa bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir ( 1 ) rakamı çiziyor.
       "Bakın!" diyor. " Bu kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğin en değerli şey..."
       Sonra ( 1 ) in yanına bir ( 0 ) koyuyor: "Bu başarıdır. Başarılı bir kişilik (1 )i ( 10 ) yapar. Bir (0) daha... Bu, tecrübedir. (10)iken (100) olursunuz." Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor. Yetenek... disiplin... sevgi... Eklenen her yeni (0)ın, kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca... Sonra eline silgiyi alıp baştaki (1)i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor. Ve hoca yorumu patlatıyor:

       "Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir."
       Sınıf, mesajı alıp sessizliğe gömülür...

6 Ekim 2013 Pazar

Cüz'i akıl, söz ve işlerimizde bize delil olur
Ama Allah bahsinde değeri sıfır olur.
                                                  Hz.Mevlana
Varalım bir-iki gün zikredelim Mevla'yı
Bize mi ısmarladılar bu yalan dünyayı.

GÜNÜN HİKAYESİ

Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyuya düşer. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu, düşmüş işte! Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melül mahsun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı.
Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi. Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık baka kaldı.

Hayat bazen bizim de üzerimize abanır. Ne bazeni? Çoğu zaman. Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla başa çıkmanın tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ayağa kalkmak ve kurtulup aydınlığa adım atmaktır. Kör kuyuda olsak bile…